20 Ekim 2011 Perşembe

Akut Apandisit Ameliyatım

Geçen gece üç gündür devam eden, göbek çevresinden başlayıp sağ alt kadrana yerleşen karın ağrısı ve bulantı yakınmalarıyla acil servise başvurdum. Kusmam olmamıştı. Daha önce böyle bir yakınmam da. Öz ve soy geçmişimde de böyle bir özellik yoktu. Doktor karın muayenesinde, sağ alt kadranda palpasyonla hassasiyet, defans ve rebaund tespit etti. Diğer sistem muayenelerim doğaldı. Kan basıncım 110/70 mmHg, nabzım 72/dak, solunum sayım 24/dak, ateşim 36,5ºC idi ve sonuç olarak apandisit ameliyatına acilen alındım.

Her neyse uyandığımda doğal olarak yataktayım, canım yanıyor, fenayım. Üstümdeki örtüyü şöyle bir kaldırdım ki ne göreyim karnımın sağ alt tarafında bir kesik, dikilmiş, bir diren takmışlar sallanıyor yataktan aşağı...

Neyse doktorlar sabah ziyaretime geldiler. Halimi hatırımı sordular. Açtım ağzımı yumdum gözümü. Yani dedim, bu ne biçim ameliyattır böyle doktor bey ... Neden sağdan kestin? Kes soldan. Dikiş desen berbat. Direni neden oraya taktın? Görünmeyen bir yere taksana...

Beyefendi! dedi, doktor bey. Bize işimizi sen mi öğreteceksin?

Durdum. Düşündüm ve dedim ki:
Geçenlerde tasarladığım tıp dergisinin kapak ve sayfa düzenini hoyratça eleştirerek, anatomi bilgilerinle DERGİ TASARIMI NASIL YAPILIRI sen bana öğretiyorsun da, neden temel sanat eğitimi bilgilerimle APANDİSİT AMELİYATI NASIL YAPILIRI ben sana öğretemiyorum? Sonra da direni söktüm attım.

Tabii ki tüm bu anlattıklarım sadece bir kurmaca...

Bu yazıyı neden yazdığıma gelince; Geçenlerde grafik tasarımcı bir arkadaşıma tasarımını yaptığı tıp dergisinin 'doktor bey' editörü  oturmuş tasarım hakkında destursuzca konuşmuş. Ben de bunu duyunca bunları yazma gereksinimi duydum.

Gökhan Okur, Lefkoşa, Eylül 2011.

1 yorum: