22 Nisan 2015 Çarşamba

Sigara çok yakışırdı Adam'a...

Her Pazartesi sabahı 09.10'da Beytepe'de bir sınıfta pencere kenarındaki, en öndeki sandalyeye oturup beklerdim gelmesini. Özür dilerim iki pazartesi O'ndan 2 saniye sonra gelip sınıf kapısını burnumun ucunda gördüğüm için o sandalyede başkası oturmuştu. Beklerdim haftanın o günü cilalanmış ayakkabılarımla, traşlanmış yüzümle, temiz giysilerimle... Gelsin de derse başlama hazırlığını bir kere daha izleyim, içime çekeyim diye. Çantası açılır önce tarçın rengi, gerçek deri çantanın içinden kitaplar çıkartılır, üst üste konur pencerenin geniş, koyu gri, mozaik pervazına ardından yuvarlak metal eski bir tütün kutusu çıkartılır, küçük bir bilek hareketi ile kapağı döndürülerek açılır, kitapların hemen önüne yerleştirilir, hafif bir kül kokusu yayılır, çarpardı burnuma. Çaktırmadan içime çeker, koklardım o teneke ile sigara külünün karıştığı soğuk çirkin kokuyu. Sonra paketten çekilen tek bir sigara ve ardından çakmakla yanan o taze yanmış sigara dumanının kokusu... Büyük bir parça dumanı içine çeker ve başlardı o günün dersini anlatmaya. Saygı değer sevgili hocam Sıtkı M. Erinç. Ders: Kültür Tarihi, Yıl: 1991.

Ruhunuz şâd olsun.